Anne ve Babaya İhsan Ne Demektir?

 

Anne ve  babanın hakkı, beşeriyette hakları en büyük olanlardır.
Anne ve babaya ihsan etmek,
1- Onların hizmetlerine koşmak,
2- İşlerini görmek,
3- Sesini onlardan yüksek çıkartmamak,
4- Sözde onlara karşı haşin ve kaba olmamak,
5- Anne ve babanın isteklerinin hâsıl olması için çalışmak,
6- İmkân ve kudreti nisbetinde anne ve babaya infakta bu-lunmaktır.

Yakın Akrabaya İhsan

Yakınlık sahibi olanlar,
1 – Kardeş,
2- Amca,
3- Dayı,
4- Teyze,
5- Hala,
6- Bunların çocukları…
7- Bunların benzerleri gibi…
Bunlara, ihsanda bulunmanın yolları:
1- Sıla-i rahm,
2- Merhamet,
3- Şefkat,
4- Onlardan bir şey istememek,
5- Akrabalarına yük olmamak,
6- Onlara vasiyette bulunmak,
7- Onlara doğru yolu göstermek,
8- Eğer fakir ve muhtaç iseler onlara güzel bir şekilde infakta bulunmak…
9- Ve benzeri şekillerle onlara ihsanda bulunmak gerekir.

Yetim ve Yoksullara İhsan

“Öksüzlere de…”
1 – Yetimler için en uygun ve en elverişli olanı onlara infak etmek,
2- Eğer vâsiy ise onların işlerini idare etmektir.
“Yoksullara da…”
1- Yoksullara iyilik yapmak,
2- Onlara sadakalar vermek,
3- Yoksullara yemek yedirmek,
4- Veya onları güzellikle geri çevirmektir.

Komşulara İhsan

“Ve yakın komşuya da…”
1- Komşulardan en yakın olan,
2- Veya komşulukla beraber neseb yakınlığı olanlar.
3- Ya da komşuluk ile beraber dinî yakınlık olanlar,

Komşu Hakları

Komşu hakkında Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
Muhammed (s.a.v.)’ın nefsi yed-i kudretinde olan Allah’a yemin olsun ki, Allah’ın kendisine rahmet ettiği kişilerden başka hiç kimse komşu hakkını edâ edemez. Onlar da çok azdırlar. Komşu hakkının neler olduğunu biliyor musun? (Sana komşu hakkını bildiren nedir? Komşu hakkı şunlardır:)
1- Fakir düştüğü zaman (onun elinden tutup) onu zengin etmen,
2- Senden borç istediği zaman ona borç vermen.
3- Kendisine bir hayır isabet ettiği zaman, sevincine ortak olman,
4- Kendisine bir şer ve musibet dokunduğu zamanda, ona taziyetlerini bildirmen.
5- Hastalandığı zaman onu ziyaret etmen,
6- Vefat ettiğinde de cenazesine teşyî etmen ve cenazesine katılmandır.”

Komşuların Sınıfları ve Hakları

“Ve uzak komşuya da,”
Uzak komşu veya aralarında akrabalık bağı bulunmayan komşu, demektir.
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
-”Komşu, üç kısımdır:
1 – Komşulardan kiminin üç hakkı vardır.
2- Komşulardan kiminin iki hakkı vardır.
3- Komşulardan kiminin de bir hakkı vardır.

Üç hakkı olanlar:

1- Komşuluk hakkı,
2- İslâm hakkı,
3- Akrabalık hakkıdır.

İki hakkı olan komşular:

1- Komşuluk hakkı,
2- İslâm hakkı.

Bir hakkı olan komşu.

Komşuluk hakkı olandır. Bunlar da kitap ehli (gayri müslim olan) komşulardır.”

Arkadaşa İhsan

“Ve arkadaşa da,”
Arkadaş demektir.
1- Talim,
2- Terbiye,
3- Tasarruf,
4- Sanat,
5- Sefer gibi işlerde beraber olunan arkadaşa ihsanda bu-lunmak gerek… Çünkü bu kişi seninle sohbet etti. Sana arkadaş oldu. Senin yanıbaşında oldu. Bu arkadaşlardan kimi, cami ve mescid ve medresede senin yanında oturdu. Meclislerde senin yanında bulundu…Ve bunlardan başka yer ve mekânlarda seninle oldu. Seninle onun arasında çok düşük bir mertebede de olsa yakınlık, sohbet ve itimat doğdu. Senin bu hakka riâyet etmen senin üzerine vâcibtir. Onu unutmamalısın! Ona ihsan ve iyilikte bulunmayı bir ahlak ve prensip haline getirmelisin!
Yolda Kalmışlara İhsan
“Ve yoda kalmışa da
Yolcu, demektir. Yolculuk edip şehrinden ve malından uzak olan kimsedir.

Yolcuya ihsan,
1- Onu barındırman,
2- Ona yedirmen ve içirmendir.

Müsâfîr Hakkı

Veya (yolcu), senin evine gelip Müsâfîr olan, kişi demektir.
Müsâfirin hakkı üç gündür. Bunun üzerine ziyâde kılınan (yani üç günden fazla Misâfir’e yapılan ikram ve ihsan) sadakadır. Onu çikarıncaya kadar onun anında İkâme etmesi (başına dikilip

kalması) kendisine helâl olmaz. (Misafiri evden çıkarmaya ve gitmeye zorlamak caiz olmaz.

  Ismail  Hakkı Bursevi(k.s.), Ruhu’l Beyan Tefsiri: 5/136-139.

Ana ve babaya ihsan etmek farzdır. Âyet-i Celîle’de: “Allah’a kulluk edin. O’na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya da ihsanda bulunun…” (S. Nisa 36) buyurulmuştur.

konuyla ilgili Hadis-i şerifler..

*Allahü Teâlâ’nın rızâsı, baba ve ananın rızâsındadır. Allahü Teâlâ’nın gazabı da ana babanın gazabındadır.

*Baba ve ananın rızâsını kazanan dünya ve âhiret iyiliğini kendisi için bir araya getirmiştir.

*Üveys-i Karânî Rh.A.’in ulaştığı bütün derecelere, anasına iyilik ve hizmet etmesi sebeptir. Eğer Allahü Teâlâ’ya yemin etmiş olsa, Hak Teâlâ, yemin ettiği şeyde onu doğru çıkarırdı. Yâ Ömer! Ona rastlarsan, Hak Teâlâ’nın mağfiret etmesi için sana duâ etsin!

*Size vasiyet ederim: ana-babaya iyilik ömrü uzatır. Canım yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, ömründen üç sene kalan bir kul, ana-babasına ihsan ederse, üç seneyi Allahü Teâlâ otuz sene yapar. Eğer kötülük ederse, üç seneyi üç güne indirir. Ehil ve akrabâsına iyilik etmek ömrü artırır. Kötülük etmek de ömrü kısaltır. Ve rızkı daraltır Allahü Teâlâ’yı gazaplandırır.”

*Ümmetimden üç sınıf insana Cehennem ateşi dokunmaz:

1. Erine itâat edip onu memnun eden kadın,

2. Ana babasına iyilik eden evlât,

3. Allahü Teâlâ’nın kullarına merhametli olan insan.

*İki günâh var ki, kişi bunların cezâsını dünyada görmeden ölmez: Biri, zulüm; diğeri, baba ve anasına eziyet etmektir.

Başka günâhlar affedilebilir, yahut cezâsı âhirete tehir edilir. Lâkin bu iki günâhın cezâsı dünyadayken başlar. Dikkat etmeli…

İmam-ı Gazâlî Rh.A. evlâdın ana babaya karşı olan edeplerini sıralamış:

Sözlerini dinler,

Özürsüz önlerinden yürümez,

Günâh olmayan emirlerini yerine getirir,

Ayağa kalkarlarsa o da kalkar.

Yanlarında sesini yükseltmez.

Çağırdıklarında hemen hazır olur.

Kendilerini râzı etmeye gayret eder.

Hizmetlerinden dolayı öfke göstermez.

Çatık kaşla yüzlerine bakmaz.

Yanlarında ayaklarını uzatmadığı gibi bir tabaktan berâber meyve yeseler, ikramlı bulunup,

dikkatli olur.

Ağrı ve meşakkati olsa, müteessir olmasınlar diye mümkün mertebe onlara duyurmaz.

Buna benzer bütün hallerde dikkatli bulunur.

Resûlüllah S.A.V.’e ana ve babaya dünyada iyiliğin en azı sorulduğunda:

“Onlara sâhip çıkıp iyi hizmet etmek için:

1. Açsa doyurmak,

2. İhtiyâcı varsa elbise almak,

3. Hizmete muhtaç iseler, cana minnet bilip her ihtiyaçlarını görmek;

4. Çağırdıklarında hemen huzurlarında hazır olmak, ihsan ve iyilikte bulunmak,

5. Günâh olmayan emirlerini yerine getirmek,

6. Kendileriyle tatlı ve yumuşak konuşmak,

7. İsimleriyle çağırmamak,

8. Önlerinden değil, arkalarından gitmek,

9. Sevip beğendiklerini onlar için de sevmek,

10.Duâ ederken onlara da duâ etmek,

11.Çağırdıklarında nâfile namaz kılıyorsa çıkıp cevap vermektir.

 

 

Bedenle Olan Hakları:

1. Evlât, ana-babasına hizmet eder… Zîra İsrâ Sûresi 24. Âyet-i kerimede “İkisine de acıyarak tevâzû kanatlarını ser…” buyuruluyor. Karşılarında avcı eline düşmüş, kurtulmak ümidi olmayan, yaralı kuş gibi merhamet ve tevâzû kanatlarını ser…

Allah dostlarından biri: “Kardeşim gece namaz kılıp ibâdetle meşgul olurdu. Ben de yaşlı vâlidemin ayağını ovar ve hizmetinde bulunurdum. Bu sebeple benim sevâbımın kazancı ondan üstündür, değişmek teklif etse kabul etmem” demiştir.

2. Hürmette kusur etmekten sakınır. Böyle yapmazsa hizmetler heder olur; sevap kazanmaz.

3. Günâh olmayan emirlerini yerine getirir.

4. Hac, cihad ve ilim öğrenmek gibi nâfile ibâdetlere onların rızâsı olmadan gitmez.

 

Biri:  -Yâ Rasûlallah, gazâya gitmek istiyorum. dedi.

Efendimiz:

“-Anan-baban var mı?

-Var.

-Onların yanında ol, hizmetlerinde bulun, senin cihadın budur. Buyurdu.

5. Günâh olan emirlerini yapmaz.

6. Gördüğü vakit ayağa kalkıp yanlarına gider, onlardan izinsiz veya onlar oturmadan oturmaz.

7. Zarûret olmadıkça önlerinde yürümez.

8. Sert bakmaz. Güler yüz gösterir.

H.Ş. : Ana-babaya sert bakan onlara iyilik etmemiştir.

9. Çağırınca hemen huzurlarında hazır olur.

10. Onları râzı etmeye gayret eder.

Dille Olan Hakları:

1. Evlât tevâzû ile tatlı ve yumuşak söyler. Allahü Teâlâ “İkisine de iyi ve yumuşak söz söyle!” buyurdu. (S. İsrâ 23) Öyle ki, zavallı ve zayıf kölenin, sert ve haşin efendisiyle konuşması gibi…

2. Yanlarında sesini edep dışı yükseltmez.

3. Çok konuşmaz, kaba ve dokunan söz söylemez.

4. Onları isimleriyle çağırmaz.

5. Sözlerini kesmez, söz arasına girmez.

6. Bir şey istediklerinde reddetmez.

7. Onlarla konuşurken emir şeklinde “Yap” “Yapma” gibi ifâdeler kullanmaz.

8. Sert sesle seslenmez.

9. Âyet-i Celîle’de buyurulduğu üzere: “Öf bile demez” (S.İsrâ 23)

Hasan-ı Basrî Hz.: “Âlim biri, kâfir ana-babasına hizmet için kuyudan su çekerken bezginlik gösterip de “Öff” dese, ondan hâsıl olan kötü kokudan bütün amelleri yok olur” demiştir.

Âyet-i Celîle ve Hadis-i şeriflerde bildirilen evlât üzerindeki ana-baba hakları kâfir olan ana-babanın Din-i İslâm’a uygun olan emirlerini yapmayı da emreder.

10.Hizmetlerinde son derece titiz davranır, aslâ kaba karşılamaz.

 

Kalple Olan Hakları:

1. “İkisine de acıyarak tevâzû kanadını indir” (S. İsrâ 24) âyet-i celîlesinde beyan buyurulduğu üzere, evlât ana-babasına karşı dâimâ merhametli olur.

2. Her zaman, her hususta yapmış oldukları ihsan ve iyilikleri unutmaz sevgilerini muhafaza eder. Bu hususta peygamberimiz S.A.V. “Kalpler kendilerine iyilik edeni sevmek üzere yaratılmıştır” buyurdu.

3. Sevinçlerine iştirak eder.

4. Üzüntülerine ortak olur, dertlerini paylaşır.

5. Her hususta konuşmalarına tahammül gösterir.

6. Cefâlı hareketleri ve sitemli davranışlarına katlanır.

7. Her haklarını gözetir ve incitmekten korkar.

8. Hiç bir zaman incitmeyi kalbinden geçirmez.

9. Kendilerinden sıkıntı görse dahi, çok yaşamalarını arzû edip onlar sâyesinde dünya ve âhirette şerefli şeylere ulaşmayı elde etmek ister.

10. Kendine duâ ederken onlara da duâ eder.

 

Vefatlarından Sonraki Hakları:

Sünnet üzere ehil kimse tarafından yıkanıp helâl parasından alınan kefende, sünnete dikkat etmek sûretiyle şer’î hüküm üzere defnetmekte erken davranır.

Borcu varsa, hemen öder.

Yüksek sesle, yaka paça yırtarak ağlayıp feryat etmez. Bu gibi hallerden başkalarını da men eder.

Velisi olmak hasebiyle cenâze namazını kendisinin kıldırması evlâdır.

İsrâ Sûresi 24’de: “Ey Rabb’im! Onlar beni küçükken terbiye edip yetiştirdikleri gibi, sen de onlara merhamet et” buyurulduğu üzere duâ eder.

Sünnet-i seniye üzere kabir kazıp lâhit yapmakta dikkatli olur. Kaabil olursa kabre kendisi koyar, Bir zarûret olursa vârislerini râzı eder. Hasım olanların yakınına defnetmez. Mümkün oldukça  iyi ve sâlih kimselerin arasına defnedip kötülerden uzak bulundurmaya çalışır. Zirâ kötü kişiye yakın olmak, sıkıntıya sebep olabilir.

Mezar kazan ve sâir hizmetlerinde çalışanların ücretlerini kısmaz, onları memnun eder. Kabrin üzerini balık sırtı gibi yüksekçe yapar. Pişmiş tuğla kullanmaz, güneşte kurumuş tuğla veya tahta kullanır. Ev ve civârına değil, kabristana defneder. Sünnet olan budur.

Kabri başında sadaka verir, duâ eder, borçlarını öder, vasiyetinin tamamını yerine getirir.

Nâfile namaz ve oruçlarında, sevâbını onlara hediye etmek üzere niyetlenir.

H.Ş.:Evlâdın ana-babaya yaptığı hayırların mükâfâtı hiç eksilmeden kendi defterine aynen yazılır.

H.Ş.:Ana-babaya iyilik, ihsandandır. Namazlarınla berâber, onlar için de namaz kılasın; oruçlarınla berâber onlar için de oruç tutasın; zekât ve sadakanın yanında onlar için de sadaka veresin.

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>