Abdulkadir Geylanihz.lerin Vefati

Allah kendisinden râzı olsun, Abdülkadir Geylânî Hazretleri, ölüm hastalığı demlerinde oğlu Abdülvehhâb’a şunları öğütledi:

Sana Allah korkusu gerek. Allah’a kulluk gerek. Allah’tan gayri hiç bir kimseden korkma. O’ndan gayri hiç bir kimseden de bir şey bekleme. Bütün ihtiyaçlarını Azîz ve Celîl olan Allah’a ısmarla. O’ndan iste. Allah’tan başka hiç bir şeye dayanma, güvenme. Ancak O’na dayan, O’na güven. Tevhîd, tevhîd, tevhîd… Herşeyin toplandığı yer tevhîd…

Kalbin Allah ile ünsiyeti tamamlandığı zaman hiç bir şey ondan hâli olmaz. Hiç bir şey de ondan çıkmaz. Ben özüm. Kabuk değilim. Posa değilim.

Ölüm döşeğinde yatarken, etrafında toplanmış bulunan evlâdlarına hitaben bir ara şunları söyledi:

— Etrafımı biraz boşaltın, aralayın. Aramızda boştuk kalsın. Zîrâ ben, zahiren sizinleyim. Bâtınen ise sizden başkaları ile beraberim. Bâtın ve manâ yönünden, sizinle benim ve yine benimle diğer varlıklar arasında, göklerle yer arasındaki mesâfe kadar fark var. Beni bir başkası ile kıyâs etmeyiniz. Bir başkasını da benimle kıyâslamaymız…

Allah kendisinden râzî olsun, bıı esnada, bir ara şunları söyledi:

— Şu anda benim yanımda sizlerden başkaları da var. Onlara biraz yer açın. Onların yanında edebli olun. Nazik olun. Orada büyük bir rahmet vardır. Onlara yeri daraltmayın. Onlara da yer kalsın.

Evlâdlarından birinin bana anlattığına göre, Hazret, bu esnada ayrıca şu cümleleri mırıldanıyordu:

— Ve aleykümüsselâm ve rahmetullâhi ve berekâtühü. Gaferallâhü li ve leküm. Ve tâbellâhü aleyye ve aleyküm. Bismillah. (Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri sizin de üzerinize olsun. Allah beni de, sizi de mağfiret eylesin. Allah benim de, sizin de tevbemizi kabul buyursun. Allah’ın adıyla…).

Hazret, bu cümleleri, bütün bir gün boyunca gece-gündüz mırıldandı durdu. Öldüğü günün son anlarında bir ara dedi ki:

Vah sizlere! Ben hiç bir şeye aldırmam. Ne meleğe, ne de ölüm meleğine… Ey ölüm meleği! Sen uzaklaş. Bizi senden başka dost edinen var...

Bunları söyleyen Abdülkadir Geylâni Hazretleri, daha sonra şiddetli bir bağırışla bağırdı. Bu hâdise, öldüğü günün akşamı vuku bulmuştu.

Çocuklarından biri, ölüm döşeğinde neler hissettiğini kendisine sordu. Hazret buna cevâben dedi ki:

— Bana kimse bir şey sormasın. Ben, o, şu, Allah’ın ilminde halden hale dönüp duruyoruz.

Bir ara, oğullarından Abdülcebbâr’a hıtâben şunları söyledi:

— Sen uyuyorsun. Yahut, uyanmaktasın. Benim şahsımda siz de ölünüz, işte o zaman uyanır, hakikatleri görürsünüz…

Ölüm döşeğinde iken, bir ara ben yanına girdiğimde evlâdları çevresindeydi. Abdülazîz adındaki oğlu da Hazret’in söylediklerini yazmaktaydı. Beni görünce ona dedi ki:

— Afif’e ver, o yazsın…

Hazret’in bu arzusu üzerine ben de Azdülazîz’in elinden kalemi kağıdı hemen aldım. Söylediklerini yazdım. Hazret o anda şunları söylemişti:

Allah, her bir güçlükten sonra bir kolaylık verir. Sıfatların haberlerini aynen geldiği şekilde naklediniz. Hüküm değişir, ilim değişmez. Hüküm neshedilebilir, yürürlükten kaldırılabilir. Fakat ilim neshedilmez. Allah’ın ilmi, hükmü ile bozulmaz…

Oğullarından Abdurrazzak ile Mûsâ’nın bana anlattıklarına göre, Hazret, son dakikalarında elini kaldınyor, uzatıyor ve şunları söylüyordu:

— ve aleykümüsselâm verahmetullahı ve berekâtühü. Tevbe ediniz. Safa dahil olunuz, o takdirde size gelirim. Arkadaş olunuz. Arkadaş olunuz…

Bundan sonra kendisine Hak geldi, ölüm sarhoşluğu geldi. O anda şöyle diyordu:

— Lâ ilâhe illelhayyülkayyûmüllezî lâ yemûtü velâ yahşelfevt. Sübhâne men teazzeze bilkudreti ve kahere ibâdehû bilmevt. Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Resûlüllah. (Allah’dan başka ilâh yoktur. Yallnız Hayy ve  Kayyûm olan Allah vardır; o, ölmez. Kendisine yokluk korkusu ârız olmaz. Kudret ile izzet kazanan ve kullarını ölümle kahrreden Allah’ı takdis – tenzih ederim. Allah’tan başka ilâh yoktur. Muhammed Allah’ın Resûlüdür.)

Oğullarından Mûsâ’nın  bana anlattığına göre. Hazret, yukarıdaki cümleleri söylerken, Teazzeze kelimesine gelince dili biraz zorlandı. Tam olarak teleffuz edebilmek için o kelimeyi birkaç defa tekrarladı. Sonunda onu tam olarak teleffuz edebildi. Bu esnada sesini yükseltti ve iyice düzeltti. Sonra, Allah, Allah, Allah dedi. Daha sonra sesi kesildi ve vefat etti.

Allah ondan râzı olsun. Onu da râzı etsin. Bizi de, onu da, âhırette kendi İlâhî meclisinde biraraya getirsin.

Velhamdü lillâhi Rabbil’âlemin. Ve salevâtullâhi alâ seyyidil’enbiyai ve mukaddimişşifâ, Muhammedin hayrilberiyyeti. Sallallâhü aleyhi ve alâ âlihî ve ashâbihî ecmaîn…