“Yemeğin bereketi yemekten önce ve sonra elleri yıkamaktır.” (Ebu Davud) “Kim Allah’tan, evinin bereketini arttırmasını isterse yemekten önce de sonra da elini yıkasın.” (İbn Mace) Bunu Peygamber’e (asm) anlatınca, şöyle buyurdu: “Yemeğin bereketi, hem yemekten evvel hem de yemekten sonra el ve ağzı yıkamaktadır.” (Ebu Davud, Tirmizi)
Alimler yeme içme anında Besleme çekmenin müstehap olduğunda ittifak etmişlerdir. Ayrıca yemek sahibinin yemeği takdim ederken misafirlerine; “Bismillah, yeyin” yemeğe açıkça başlamaya açıkça izin veren bir şey demesi müstehaptır. Besmele çekmenin nasıl olduğunu ve ne kadarının yettiğini bilmek lazımdır. En faziletli olan “Bismillahir-Rahmânir-Rahîm” demektir. Eğer yalnız “Bismillah” denirse de yeterli olur ve sünnet yerine gelmiş olur.
Besmele konusunda cünüp, hayız olanlar ve başka bir halde bulunanlar eşittir, yani besmele getirirler. Başkalarını uyarmak ve başkasının kendisine uymasını sağlamak için Besmele’yi sesli olarak söylemek de müstehaptır.
Aişe’den (ra): Allah Resulü (asm) buyurdu: “Biriniz yemek yerken “Bismillah” desin; başta söylemeyi unutursa sonunda “Bismillahi fi evvelihi ve ahirihi “Başında da sonunda da Bismillah” desin.” (Ebu Davud, Tirmizi) “Bir kimse evine giderken, evine girdiğinde ve yemeğini yerken Allah’ı anarsa, şeytan yoldaşlarına şöyle der: “Bu evde sizin için kalınacak bir yer ve yenecek yemek yoktur.” O kimse evine girerken Allah’ı anmayacak olursa, şeytan yoldaşlarına: “Burası sizin kalacağınız yerdir.” Eğer yemek yerken Allah’ın adını anmazsa: “Bu yemek sizin yiyeceğiniz yemektir.” der. (Müslim) Ümeyye Bin Mahşi’den (ra): “Peygamber (asm) oturuyordu, bir adam da yemek yiyordu. Besmele çekmemişti. Yemekten geriye tek lokması kalmıştı ki: “Bismillahi fi evvelihi ve ahirihi “Başında da sonunda da Allah’ın adıyla” dedi.” Sonra Peygamber (asm) güldü ve şöyle buyurdu: “Şeytan da onunla beraber yiyordu, sonunda adam besmele çekince, şeytan karnındakini kustu.” (Ebu Davud) Aişe’den (ra): “Allah Resulü (asm) ashabından altı kişi ile birlikte yemek yiyordu. Bir bedevi gelip yemeği iki lokmada bitirdi. Bunun üzerine Peygamber (asm) şöyle buyurdu: “Eğer o besmele çekseydi yemek hepinize yetecekti.” (Tirmizi)
Yeme ve İçmeye Başlama Duası
Duanın Arapça Okunuşu: “Allahümme Bârik lenâ fi mâ razaktenâ ve kınâ azâbe’n-nâr, bismillah.”
Duanın Türkçe Anlamı: “Allah’ım! bize rızık olarak verdiğini bereketlendir. ve bizi ateşin azabından koru. Allah’ın adıyla. (başlıyorum)
“Ya Ali yemeğe tuz ile başla.” (Sir’a) “Yemeğe tuz ile başlamak ve bitirmek yetmiş derde devadır.” (Riyaz’ün Nasihin)
Yemeğe tuz ile başlayıp tuz ile bitirmenin tıbben de çok faydalı olduğu bildirilmektedir. Sadece tuz ile çıkan salgı olduğu, bu salgının çok önemli olduğu ve yemeğe tuz ile başlayıp bitirilince, yemek bu iki salgı arasında kalıp daha kolay hazmedildiği belirtiliyor. Gıdalar tam hazmedilmezse, çeşitli hastalıklar zuhur edebilir. Her sünnette bir çok hikmetler vardır.
Ömer bin Ebi Seleme’den (ra): “Allah Resulü’nün (asm) himayesinde bir çocuktum. Elim yemek tabağının her tarafında dolaşıp dururdu.” Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Ey çocuk! Besmele çek, sağ elinle ve sana yakın olan taraftan ye!” “Ondan sonra yemek yeme şeklim Allah Resulü’nün (asm) talim buyurduğu gibi olmuştur.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi) İbn Ömer’den (ra): Allah Resulü (asm) buyurdu: “Biriniz sol el ile ne yemek yesin ve ne de su içsin. Çünkü şeytan sol eliyle yer ve içer.” Nafi (ra) rivayete şunu da ilave ederdi: “Sol eliyle almasın, sol eliyle vermesin.” (Malik, Müslim, Davud, Tirmizi)
Yenilip İçilen Bir Şeyin Hastalık Yapmaması İçin Okunacak Dua
Duanın Arapça Okunuşu: “Bismillahi ve billahillezî lâ yedurru me’asmihi şey’ün fil-ardı ve lâ fis-semâi yâ Hayyü yâ kayyûm.”
Duanın Türkçe Anlamı: “Allah’ın ismiyle ve Allah ile. O ki, İsm-i Celal’i sayesinde ne yerde, ne de gökte hiç bir şey zarar veremez. Ey Hayy ve Kayyum (olan Allah’ım)”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:”Bir yemek yediğin veya bir içecek içtiğin zaman(yukardaki duayı) dersen o yediğin veya içtiğinin içinde zehir bile olsa sana hiçbir hastalık gelmez.”
Katade (ra) Peygamber Efendimiz (asm) hakkında: “Onun sükrucce denilen tahta sofra üstünde yemek yediğini hiç görmedim.” buyurdu. Kalade’ye (ra): “Peki, ne üzerinde yemek yerdi.” diye sordular: “Sofra üzerinde yerdi.” diye cevap verdi. (Buhari)
Hz. Peygamber (asm) yemek yerken çömelerek oturur, hiç bir şeye dayanmaz ümmetine de bunu tavsiye ederdi: “Bir yere dayanarak yemek yemeyiniz.” (Buhari) Enes (ra) şöyle demiştir: “Allah Resulü’nün (asm) dizlerini büküp kalçaları üzerinde oturduğu halde yemek yediğini gördüm.” (Müslim) İbn Amr Bin El-As’dan (ra): “Peygamber’in (asm) yaslanarak yemek yediği hiç görülmemiştir. İki adamın onun ardından gittiği de vaki değildir. Üç kişi olduklarında aralarında yürürdü. Toplu oldukları zaman birini öne geçirirdi.” (Ebu Davud)
Bana gelince ben, katiyen iyice yerleşip oturarak yemek yemem.” (Buhari)
“Ben bir yere dayanarak rahat bir şekilde yemek yemem. Yani yemek için fazla zaman ayırıp vaktimi orada geçirmem.” (Ebu Davud, Darimi)
“Allah’ın en çok sevdiği yemek, üzerinde ellerin çoğaldığı yemektir.” (Ebu Ya’la) Peygamber’in (asm) Ashabı (ra) dediler ki: “Ey Allah’ın Resulü! Yemek yiyoruz ama doymuyoruz.” Şöyle buyurdu: “Herhalde siz ayrı ayrı yiyorsunuz.” “Evet” dediler. “Birlikte yiyin ve Allah’ın adını anın (Besmele çekin) ki yemeğiniz bereketlensin.” (Ebu Davud) “İki kişinin yemeği üç kişiye, üç kişinin yemeği de dört kişiye yeterlidir.” (İbn Mace) “Bir kişilik yemek iki kişiye yeter. İki kişilik yemek dört kişiye yeter. Dört kişilik yemek ise sekiz kişiye yeter.” (Müslim, Tirmizi)
“Selamı yaygınlaştırın, yemek yediriniz ve savaşlarda kafirlerin başlarını uçurunuz ki, cennetlere varis olasınız.” (İbn Mace, Darimi) “Rahman’a ibadet edin, yemek yedirin, bol selam verin ki selametle cennete giresiniz!” (Tirmizi)
“Kardeşinin can çeken ikramını kabul eden, bağışlanır.” (Taberani)
“Peygamber Efendimiz (asm), içki içilen sofrada oturmayı yasak etti. Kişinin karnına dayanarak, eğilerek yemesini ve içmesini de yasakladı. Dane ve benzerini oturarak ya da yaslanarak yemeğe izin verdi.” (Rezin)
Ebu Hureyre (ra): “Peygamber Efendimiz (asm) hiçbir yemeğe kusur bulmazdı, canı çekerse yerdi, çekmezse bırakırdı.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi)
“Yemeği soğutun! Zira sıcak yemek, bereketsiz olur.” (Taberani)
“Peygamber Efendimiz (asm), kafir bir adamı misafir etti. Bir koyun sağılmasını emretti. Sütünü içti, sonra bir koyun daha sağıldı, onun da sütünü içti. Sonra bir daha sağıldı, onun da sütünü içti. Koyunların sayısı yedi oldu. Yedi koyunun sütünü içtikten sonra ancak doydu. Sabah olunca adam Müslüman oldu. Bir koyun sağılmasını emretti, onun sütünü içti, bir daha sağıldı, onun da sütünü içti ve doydu. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Mümin tek bağırsağını doyurmak için içer, kafir ve münafık ise yedi bağırsağını doldurmak için içer.” (Tirmizi) “Ademoğlu karnından daha kötü bir kabı doldurmamıştır. Ademoğluna belini doğrultacak birkaç lokma yeter. Mutlaka bundan fazla yemesi icap ederse, midesini üçe bölsün: “Üçte birini yemek, üçte birini su, üçte birini de nefesine ayırsın.” (Tirmiri) İbn Ömer (ra): Peygamber Efendimizin (asm) yanında bir kişi geğirdi. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Yanımızda geğirme. Dünyada en çok doyanlar, kıyamette en uzun süre aç kalacaklardır.” (Tirmizi)
“Resulullah Efendimiz (asm), üç parmakları ile yemek yer ve yemeğin bitiminde, o üç parmağını yalardı.” (Ka’b bin Malik)
“Eti dişlerinizle ısıra ısıra yiyiniz. Çünkü bu şekil yemek daha lezzetli ve daha hoştur.” (İbn Mace, Ebu Davud) “Eti bıçakla kesmeyin. Çünkü o, acemlerin adetidir. Onu keserek değil dişleyerek (dişinizle kopararak) yiyin. Bu daim kolay ve tatlıdır.” (Ebu Davud)
“Bereket yemeğin ortasına iner dolayısıyla siz yemeği ortasından değil kenarlarından yiyin.” (Ebu Davud) İbn Abbas’dan (ra): “Bereket yemeğin ortasına iner. Onun için kenarlarından yiyin, ortasından yemeyin.” (Tirmizi)
“Biriniz bir şey yerken bir parçası yere düşerse, onu alıp üzerindeki bulaşanı giderip yesin. Şeytana bırakmasın.” (İbn Mace) “Birinizin lokması düştüğü zaman onu yerden alsın, bulaşan kısmını silip yesin. Şeytana bırakmasın.” (Müslim, Tirmizi) “Şeytan bütün işlerinizde, hatta yemek yediğinizde dahi sizin yanınızda bulunur. Sizden biriniz lokmasını düşürdüğü zaman, alıp üzerindeki tozu temizledikten sonra yesin, onu şeytana bırakmasın. Yemeği bitirdiği zaman parmaklarını yalasın. Çünkü o, bereketin yemeğin hangi kısmında olduğunu bilmez.” (Müslim)
“Birinizin tabağına sinek düşerse onu içine batırın. Çünkü kanatlarının birinde hastalık, öbüründe şifa vardır. O, kendisinde hastalık bulunun kanadını öne sürerek kendisini korur. Bu nedenle tamamını batırın.” (Buhari, Ebu Davud)
“Peygamber Efendimiz (asm), yiyeceklerin, içeceklerin ve hurmanın içine üfürülmesini yasakladı.” (Taberani)
“Peygamber Efendimiz (asm) ayakta su içmekten ve yemek yemekten nehy etmiştir.” (Bezzar, Ebu Ya’la)
“Çarşıda, sokakta yemek yemek alçaklıktır.” (Taberani)
“Sofra kurulduğu zaman, kaldırılıncaya kadar kimse kalkmasın. Kişi doysa bile, elini herkes yemeği bitirinceye kadar sofradan çekmesin. Çünkü aralarında utanan kimse bulunur da doymadığı halde yemekten kalkar.” (İbn Mace)
“Kim bir tabakta yemek yiyip de sonra o tabağı yalarsa, o tabak onun için Allah’tan mağfiret diler.” (Tirmizi) Tabak ona söyle der: “Sen beni şeytandan kurtardığın gibi Allah da seni ateşten azat edip kurtarsın.” (Nesai)
Allah Resulü (asm) buyurdu: “Kişiye sofrası kurulur; sofra henüz kaldırılmadan bağışlanır.” “Niçin bu böyle olur ey Allah’ın Resulü!” diye sorduklarında şöyle buyurmuştur: “Çünkü o, sofra kurulduğu zaman besmele çeker, kaldırıldığı zaman “El Hamdü lillah” der. (Taberani) “Allah, bir şey yiyip içtikten sonra kendisine hamdeden kimseden razı olur.” (Müslim, İbn-i Mace)
“Sizden biri yemek yediğinde parmaklarını yalasın çünkü bereketin yiyeceklerin hangi parçasında olduğunu bilemezsiniz.” (Müslim) “Biriniz yemek yediğinde, parmaklarını yalamadan, ya da yalatmadan elini (mendile) silmesin.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud.)
İbn Abbas’dan (ra): “Peygamber (asm) süt içti, su getirtip ağzını çalkaladı ve şöyle dedi: “Bunda yağ vardır.” (Tirmizi, Buhari, Ebu Davud) İbn Ömer (ra): “Azı dişlerin arasında kalan yemek kırıntıları dişleri zayıflatır.” (Taberani)
“Bir miktar hurma bile olsa akşam yemeğini yiyiniz, çünkü akşam yemeğini kaldırmak ihtiyarlık ve güçsüzlüğe sebep olur.” (Tirmizi) “Bir avuç hurma ile bile olsa akşam yemeğini yiyin. Çünkü akşam yemeğini terk etmek ihtiyarlık sebebidir.” (Tirmizi)
“Şeytan veya değişik mikrop, böcek ve bakteriler hassas ve yalayıp yok edicidirler. Kendinizi onlardan koruyun. Her kim elinde yemek bulaşığı ve kokusu varken yatıp uyursa ve geceleyin kendisine bir şey olursa kendisinden başka kimseyi suçlamasın.” (Ebu Davud, İbn Mace) “Şüphesiz şeytan çok hassas ve artıkları yalayıcıdır. Kim elinde et kokusuyla yatıp da daha sonra başına bir şey gelirse, asla kendi nefsinden başkasını kınamasın.” (Ebu Davud, Tirmizi)
“Kapılarınızı örtün, tulumlarınızı bağlayın, kaplarınızın ağzını kapayın, örtülmesi gerekenleri örtün, kandilleri söndürün, çünkü şeytan kapalıyı açamaz, kırbanın bağını çözemez, kapların örtülerini açamaz. Çünkü fare kandillerin içindeki yağı ve fitili yemek ister. Böylece ev halkının başına evlerini yakabilir.” (Müslim, İbn Mace)
“Peygamber Efendimiz’e (asm) eski hurma getirildi. İçindeki böceklerin çıkmaması için onu iyice ayıklamaya koyuldu.” (Ebu Davud)
Esma (ra): O, tirit (et suyuyla ıslatılmış) yemeği yaptığı zaman, buharı gidinceye dek üstünü örtüp kapatırdı. Sonra şöyle derdi: Ben Allah Resulü’nden (asm) şöyle duydum: “Bu, yemek için en büyük bir bereket vesilesidir.” (Ahmed bin Hanbel, Taberani)
Son Yorumlar